Kansu Gâvri'nin Türkçe Dîvanı: (Metin-İnceleme-Tıpkıbasım)
İndir
Özet
Türk milleti, tarladaki çiftçisi ile dağdaki çobanından devletinin başındaki hükümdarına kadar şair bir millettir. Bu münasebetledir ki tarihinin her devir ve sahasında birçok şair hükümdarlar ortaya çıkarmıştır. Bu Türk hükümdarları ilime, sanata ve edebiyata çok büyük değer vermişler; bu işlerle uğraşanları desteklemişler ve korumuşlardır. Hatta bu gibi şahıslara hazineden maaş bile bağlamışlardır.
İşte ilim, edebiyat ve sanata değer veren, âlimleri koruyan, Mısır'daki icraatlarıyla bunun en güzel örneğini teşkil eden Türk hükümdarlarından biri de Mısır Memlükleri'nin son sultanı Kansu Gavri'dir. Elinizdeki bu çalışmada, Mısır'ın iman için yaptırdığı eserler ve bizzat şiirleriyle tanıdığımız Sultan Kansu Gavri ve divan ile şiirleri konu edinilmiştir.
Eseri hazırlarken önce geniş bir Giriş bölümü ile çalışmamıza başladık. Bu bölümde son Mısır Memlük Sultam Kansu Gavri'yi mevzu edinmeden önce, Memlükler ile memlük sisteminin ortaya çıkışı üzerinde durduk ve Mısır'da memlük hâkimiyetinin sağlanması konularını işledik. Daha sonra Memlük sarayında ve dolayısıyla da Mısır' da Türkçenin dönemleri ile bu dönemlerde meydana getirilen eserleri ele aldık. Bu bölümün daha sonraki sayfalarında 1 5. yüzyılın başı itibariyle diğer Türk lehçelerine nazaran edebiyat ve sanat açısından daha işlenmiş olan ve daha ileride bulunan, Anadolu Türkçesiyle Mısır' da eserler vücuda getirilmesinin sebepleri ve bunun zeminini hazırlayan, Anadolu'dan Mısır'a ilim tahsil etmek arzusuyla giden şair ve edipler ile yine birer şair ve devlet adamı olan Cem Sultan, Şehzade Korkut ve Kadı Burhaneddin gibi şahsiyetlerin Mısır'la olan ilişkilerini ortaya koymaya çalıştık. Bu bölümde ayrıca Memlük sarayı etrafında teşekkül eden bir edebi çevre ve bu çevre içerisinde bulunup da Anadolu Türkçesi ile şiirler söyleyen Sultan Kayıtbay, onun oğlu Muhammed bin Kayıtbay, Kansu Gavri, Nasır ve Yaş Bek gibi şairleri ele alarak onların şiirlerinden örnekler verdik. Daha sonra bütün Türk dünyasının hükümdar şairlerini Osmanlı, Çağatay, İran, Kırım ve Mısır sahaları olmak üzere ele alıp, bu hükümdar şairler ile eserleri hakkında bilgiler vermeye çalıştık.
Asıl konumuz olan Kansu Gavri'nin, doğmuş olabileceği yer, adı ve mahlası, hayatı, yaptığı savaşlar ve ölüm şekli üzerinde durduk. Ayrıca onun eserleri ile şiirleri ve bu şiirlerin yer aldığı kaynaklar hakkında bilgiler verdikten sonra, bölümün sonunda Sultan Gavri'nin şiirlerinin şekil ve muhteva açısından kısa bir değerlendirmesini yaptık.
Eserin daha sonraki sayfaları, çalışmamızın temelini oluşturan, Kansu Gavri'nin şiirlerinin yer aldığı Metin kısmı ile devam etmektedir. Bu bölümde Gavd'nin Berlin Staatsbibliothek Preussischer Kulturbesitz, Ms. Or. Oct. Nu: 3744'teki eserin 2b-92a sayfaları arasındaki şiirlerden meydana gelen Türkçe Divanı ile Hikayat-ı Ashab-ı Kehf (bu eserdeki şiirler Gavri mahlaslı başka bir şaire ait olmalıdır), Kitab Ukûdü’l-Cevheriyye, El-Kasaidü'r-Rabbaniyye Ve’l-Muvaşşahatü's-Sultaniyyeti'l-Gavriyye adlı eserleri ve Arapça Divan'ındaki şiirlerini Latin harfleriyle ve transkripsiyonlu olarak verdik. Bununla birlikte Gavri Divanı'nın sayfaları arasında yer alan ve nazire olmaları açısından da onun şiirleriyle alakalı görünen başka şairlere ait manzumelerin metinlerini, tam olarak ilgili sayfalarda notlar halinde vermeyi uygun gördük.
Metin bölümünden sonra Sultan Gavri'nin Türkçe Divanı'nda bulunan şiirlerinin üzerinde yaptığımız Dil Özellikleri başlığı altındaki gramer çalışması yer almaktadır. Bu bölümde Sultan Gavri'nin şiirleri Ses Bilgisi (Birinci Bölüm) ve Yapı Bilgisi (İkinci Bölüm) bölümleri olmak üzere dil bilgisi açısından incelenmiş, şiirlerde tespit edilen ses olaylarında, Eski Türkçe dönemi ve bugünkü Türkiye Türkçesi ile karşılaştırma yoluna gittik. Ayrıca Gavri'nin şiirlerinin ait olduğu Eski Anadolu Türkçesi (Eski Türkiye Türkçesi) devresinin dil özellikleri hakkında bilgiler de verdik. Eserin sonuna üzerinde çalıştığımız Gavri Divanı'nın tıpkıbasımını da ekledik. Eseri hazırlarken Türk Dil Kurumu'nun İmla Kılavuzu'na uymaya çalışsak d k da bazı hususlarda bu imlanın dışına çıkmak durumunda kaldık.
Böylece Mısır' da yazı dili olarak ortaya çıkan Türkçenin artık Anadolu Türkçesi ile aynı paralelde bir gelişme gösterdiğini ortaya koymaya çalıştık.
Bu durumda son Mısır Sultanı Kansu Gavrl'nin Türkçe Divanı'nın ortaya çıkması Türk kültürü, dili ve edebiyatı için bir kazanç olmuştur. Eserin bir an evvel bitirilip basılması için alakalarını esirgemeyen bilim yolunda yardımlarını gördüğüm öğretim üyesi hocalarıma ve yayınlanmasının gerçekleşmesini sağlayan Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nün değerli müdürü Doç. Dr. Yakup KARASOY'a, Enstitü Müdür Yardımcısı Yard. Doç. Dr. Alaaddin AKÖZ'e; eseri hazırlarken bilgilerinden istifade ettiğim Yard. Doç. Dr. Semra TUNÇ ile mesai arkadaşlarıma şükranlarımı arz ederim. Ayrıca eserin sayfa düzenlemesini yapan bölümümüz araştırma görevlisi Erol ÇÖM'e teşekkürü bir borç bilirim.